Eğitmen ve yönetim danışmanı Hülya Mutlu ile koronavirüs günlerinde etkin liderlik, bu dönemde hem yöneticilerin hem de çalışanların sıklıkla yaptığı hatalar, kriz dönemlerinde iletişim ve beyaz yakalılar için kitap okumanın önemi gibi çeşitli konu başlıkları hakkında konuştuk.
Hülya Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Daha sonra İnsan Kaynakları alanında çalışmaya başladım. Ardından satış, kalite gibi farklı alanlarda çalışmalarım oldu. 2006 yılı itibariyle kurumsal yaşamı bırakarak, yönetim danışmanlığı ve eğitimcilik alanında faaliyet göstermek üzere Enmac Danışmanlık firmasına ortak oldum. Halen danışman, eğitmen ve koç kimliklerimle hem kamu kurumlarına hem de özel sektöre danışmanlık ve eğitimler vermekteyim.
Sizce koronavirüs öncesi ve sonrası dönemin ideal liderlerinin öne çıkan özellikleri nelerdir?
Dönemin öncesinde de, içinde de aslında çevik lider olmak çok önemliydi. Bunun alt başlıklarında ne var derseniz, çevik lider değişime hızlı ayak uydurur ve kendi organizasyonu içinde kendi kendine organize olabilen çapraz fonksiyonlu takımlar oluşturmayı becerebilen liderlerdir. Bu tarz liderler içeride güven kültürü yaratırlar ve ne yaparlarsa yapsınlar çalışanları, müşteriyi odağa almak konusunda çok başarılıdırlar. Aynı zamanda sürekli kendini ve organizasyonunu geliştiren, bunu bir yaklaşım ve hareket biçimi olarak benimsemiş insanlardır. İletişim becerileri genellikle çok iyidir ve şeffaflık kavramının altını doldurmaya gayret gösterirler.
Hümanist Kitap tarafından çıkarılan ”Liderlik ve Bir Dakika Yöneticisi” kitabında da aslında zamanın liderlerine güzel atıflar yer alıyor. O kitaptaki ‘’çok fazla çalışmak değil, akıllı çalışmak’’ vurgusu gibi liderlik özelliği, adil davranmak, bu kitapta en sevdiğim ve yoğun şekilde eğitimlerde anlattığım bir şey var. İnsanların olgunluk düzeyleri ve bilgi seviyeleri birbirlerinden farklı. Dolayısıyla işleri ona göre dağıtmak ve insanları ona göre yönetmek oldukça önemli. Bir çalışanımız işe bağlılığını kaybetmişse, yüksek duygusal zekası olan liderler bunu çok hızlı şekilde fark ederler. Ona cesaret verir, yol gösterir, çalışanın bilgi ve beceri düzeyi arttıkça stres düzeyinin düşeceğini de fark eder. Çalışan gelişimine emek verir.
Ken Blanchard mantığıyla bakacak olursak; bu mantıktaki bir lider özellikle belli düzeyde gelişmiş olan kişileri artık sürekli kontrol altında tutmaz. Onlardan fikir alır. Biraz daha koçluk ve mentorluk tarzı yaklaşır. Yönlendirme yapar fakat aynı zamanda o kişiyi sürekli işin içine katar ve destekler. Bu kişiyi motive etmek için, o kişinin artık sistemin bir parçası olması gerektiğini bilir. Önerilerine kulak verir.
Son olarak özetlemek gerekirse; iyi bir lider zengin ve farklı yönetim araçlarını kullanır. Yönettiği insanlar farklı olduklarını idrak ederek her biri için aynı reçetelerden yola çıkmaz. Her biri için kişiye özgü çözümler üretir.
İçerisinden geçtiğimiz dönem herkes için yeni bir dönem ve doğal olarak hatalar yapıyoruz. Sizce hem yöneticilerin hem de çalışanların bu dönemde en çok yaptığı hatalar nelerdir?
Ağırlıklı olarak ben iletişim hataları yaptıklarını görüyorum. Bunu da belirsizliğin yoğun olması ve stresli koşullara bağlıyorum. Oysa etkin liderlik becerileri dediğimizde bunun alt başlıkları altında, mutlaka bizler belirsizliğe karşı tolerans ve belirsizliği şikayet edilen bir şey olmaktan çıkarıp yönetilen bir şey olma yaklaşımını öncelememiz gerekiyor.
Dolayısıyla, özellikle yöneticiler için bu dönemde belirsizlik ortamını yönetmek ve belirsizlikten kaynaklı korkunun minimize edilmesini sağlamak, sağlıklı ve efektif iletişim kurmakla ilgili fonksiyonları yerine getirmek önemliyken benim gözlemlediğim birçok yöneticinin içindeki gerilemiş çocuk hortladı. Bu sebepten dolayı da yetişkin egodan davranmak yerine yöneticiler ebeveyn egoya geçtiler. Ebeveyn egonun yoğun olduğu yerde, çalışanlar da çocuk egoya kaçarlar. Dolayısıyla işi ve süreçleri bir yetişkin yaklaşımıyla yönetmek giderek güçleşir.
Bu dönemde alınan inisiyatiflerin çalışanların kariyerlerinde ne gibi etkisi olur?
Kriz dönemlerinde ne kadar profesyonel olduğumuzu ve liderlik ile ilgili bulunduğumuz seviyeyi ne şekilde hem kendi deneyimimiz hem de insanların görmesi için çok önemli fırsat doğuyor. Bu süreçte itidalli olan, sakin kalan, kriz yönetimiyle ilgili süreçlerin üstesinden gelen kişiler liderliklerinin validasyonunu yapmış olacaklar. Herhangi bir liderlik fonksiyonunda olmayıp, bu süreçte etkin bir şekilde görevini yerine getiren kişiler ise ilerleme ile ilgili bir fırsatı yakalamış olacaklar.
Kriz dönemlerinde iletişimi sağlıklı yürütmek adına neler yapılmalıdır?
Uzaktan çalışmaya geçerken de, ofislere dönerken de ayrı bir adaptasyon süreci yaşayacağız. Bu geçiş süreçlerinde nelere dikkat etmeliyiz?
YouTube kanalınızda “Mizahla Farkındalık” adlı bir seri yapıyor ve alanında oldukça özgün videolar çekiyorsunuz. Nasıl aklınıza geldi?
Bu içerikler benim 3.5 yıldır ürettiğim içerikler ve çok sevildi. Çok sevilmesinin nedenini de şuna bağlıyorum; insanlar artık çok klişe ve didaktik anlatımlardan sıkılmış durumdalar. Mesajlarımızı teorinin avuçlarından alıp, biraz daha mizah ve eğlence ile vermemiz gerekiyor. Hiç şüphesiz yeni nesil de bu alternatif metodları çok seviyorlar. Aslında burada iki şey bir arada. Hem video içerikler çok seviliyor hem de mizah çok seviliyor. Aynı zamanda kısa süreli içerikleri izlemeyi seviyorlar. Hepsi bir araya geldiğinde sanırım başarılı oldu.
İnsanlardan olumlu tepkiler almak da çok hoşuma gidiyor. Bu video içerisindeki eğitici ve öğretici mesaj o kadar net bir şekilde geçiyor ki, nörobilimciler bu konu hakkındaki görüşlerini ‘’İnsan zihni mizahla öğrenme eğilimi içerisindedir, insan güldüğü bir şeyi özellikle de yanlış bir hareket ise bir daha yapmamak üzere bir iç görü elde ediyor.’’ şeklinde açıklıyorlar.
Beyaz yakalıların en az vakit ayırdığı şeylerden biri kitap okumak gibi gözüküyor. Bunu nasıl yorumlarsınız?
Kitap okuma bir kültür konusu ve çok erken yaşlarda aşılanması gerekiyor. Fakat bu demek değil ki, makus talihimizin bu olduğunu düşünüp yetişkin yaşamımızda yeni bir alışkan edinemeyeceğiz. Bunun için çevresel faktörler de oldukça etkili oluyor. Entelektüel sermayeye yatırım yapan arkadaş çevreniz ve hayatınızı paylaştığınız insanlar olunca sizin de eğiliminiz bir miktar bu yönde oluyor.
İşe alım tarafında çalıştığım yıllarda en dikkat ettiğim şeylerden bir tanesi insanların öğrenmeye açıklığı, okuma ve merak ilgili yetkinliklerinin gelişmiş olmasıydı. Bunu da kitap okuma ile çok yoğun şekilde ilişkilendiriyorum. Aynı zamanda kitap okuma yetkinliği iyi olan insanların empati, iletişim, ötekini anlama, iyi ilişkiler kurma ve kendilerini iyi ifade etme gibi çok fazla fonksiyon ile ilgili avantajları olduğunu gözlemliyorum. Dolayısıyla, bütün eğitimlerinde her seviyeden kişinin okuma alışkanlığı kazanmasının öneminin altını çizmeye gayret gösteriyorum.
Kariyer yolculuğunda rehbere ihtiyaç duyanlara hangi kitapları önerirsiniz? “Herkes tarafından kesinlikle okunmalı” dediğiniz kitaplar var mı?
Kitapları genel ve iş kitapları diye ikiye ayırdım. Genel kısmında herkese hitap edecekler var iken iş hayatın kısmında özellikle iş hayatına dair yetkinlik gelişimi arzu edenler için uygun öneriler var. Henry David Thoreau der ki; ”Dünyadaki bütün kitapları okuyamayacağınız kesin, en azından en iyileri okuyun.”
GENEL
Duygusal Zeka (Daniel Goleman), Şiddetsiz İletişim (Marshall Rosenberg), Dört Anlaşma (Dan Miguel Ruiz), Şimdinin Gücü (Ekart Tolle), Ermiş (Halil Cibran), Beden Dili (Joe Navarro), Alışkanlıkların Gücü (Charless Duhing), İnsan Tanıma Sanatı (Alfred Adler), Hayatı Yeniden Keşfedin (Jefreyy E .Young), Tanrılar Okulu (Stefano E.D’Anna), İnsanın Anlam Arayışı (Victor Frankl), Işığı Arayanların Karanlık Yanı (Debbie Ford), İyi Hissetmek (David Burns), İnsan Olmak (Engin Geçtan), Dip (Seth Godin) – Türk Aklı Nasıl Çalışır (İdil Sevil), Etkili İnsanın Yedi Alışkanlığı (Stephen Covey)
İŞ KİTAPLARI
The Managers (Mike Carson), Liderlik ve Bir Dakika Yöneticisi (Ken Blanchard), İyiden Mükemmel Şirkete (Jim Collins), İş Hayatında Zihin Oyunları (Timothy Gallwey), Müşteriniz Ne İster (Alexander Osterwalder), İknanın Psikolojisi (Robert Cialdini), Keyif Aş (Richard Sheridan), Basitlik Kanunları (John Maeda), Savaş sanatı (Sun Tzu), Hikâye Anlatıcısının Sırrı (Carmine Gallo), Buy.ology (Martin Lindstrom), Checklist Manifesto – İşler Nasıl Doğru Yapılır (Atul Gawande), Kalıcı Başarı İçin Müşteri Hizmetleri (Yavuz Odabaşı), 19 Nüans (İnan Acılıoğlu), Kök – Kişiye özel kariyer (Kamil Kasacı- Mevlüt Güleç), Şirketler Yıldız Çalışanlarını Neden Kaybeder? (Canan Duman), İnsan Mühendisliği (Nüvit Osmay), Gel Kal Bağlan (Engin Baran)
Bu röportaj ilginizi çektiyse şu kitap da ilginizi çekebilir:
https://www.humanistkitap.com/urun/liderlik-ve-bir-dakika-yoneticisi
İlk yorum yapan siz olun