Her ne kadar vatandaşların gözünde adliyeler ‘düşülmemesi’ gereken yerler olarak görülse de bazen işe başlangıç öncesi adli sicil kaydı alınması için ya da bir duruşmada tanık olarak dinlenmek üzere adliyede bulunmanız gerekebilir. Eğer mahkemede ne yapılacağını, hakimle nasıl konuşulacağını ya da adliye binalarında neleri yapmanızın yasak olduğunu öğrenmek istiyorsanız doğru yazıyı okuyorsunuz.
Öncelikle ‘Dress code’ ile başlayalım yani söylenmeyen fakat uyulması gereken kıyafet kuralları; bildiğiniz gibi adliyeler yargılamanın gerçekleştiği resmi kurumlardır. Her ne kadar adliye girişinde, ya da evinize gelen celpnamede ‘Lütfen adliyeye gelirken beyaz gömlek altına siyah kumaş pantolon giyiniz.’ yazmasa da adliyelerde giyiminize özen göstermeniz beklenmektedir, böylelikle hem daha ciddiye alınırsınız (bence memurların bile size olan tavrı değişiyor) hem de sizin geldiğiniz yere uygun giyiniyor olmanız sizi daha rahat hissettirir. Tabii ki herkes kıyafet seçiminde özgür ama benim demek istediğim eskimiş veya ütüsüz kıyafetler, size küçük ya da çok büyük gelen kıyafetler ile özensiz gözükebilir ya da yürümekte zorlandığınız 10 puntoluk topuklu ayakkabılar ile adliyede rahat etmeyebilirsiniz. Hakim karşısına çıkacak iseniz saç ve sakal bakımınıza özen gösterebilirsiniz. Düz renkli ve desensiz parçalar, kumaş pantolon, etek ve elbiseler ile daha şık gözükebilir ve rahat ayakkabılar ile adliyenin bir ucundan öteki ucuna kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Günümüz çağında hepimizin elinde telefon, bir şeyleri sosyal medyada paylaşmaktan keyif alıyoruz yalan yok. Ama adliye kapısından içeriye adım attığınız andan itibaren Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre fotoğraf çekmeniz ve ses kaydı almanız yasak. Kanunun 180. Maddesi açıkça “adlîye binası içerisinde ve duruşma başladıktan sonra duruşma salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletler kullanılamaz. Bu hüküm, adliye binası içerisinde ve dışındaki diğer adlî işlemlerin icrasında da uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani anı olsun diye mahkeme salonunda ya da adliyenin içerisinde bir fotoğraf çekeyim derseniz neden para cezası yedim, neden mahkeme salonundan dışarıya çıkartıldım diye sorgulamayın.
Adliyeler, özellikle büyük şehirlerdeki adliyeler çok büyük ve karışık olabileceğinden vakit kaybetmemek adına bulmak istediğiniz icra dairesini, mahkemeyi/mahkeme kalemini veya bürolarını adliye danışmasına sorabilirsiniz. Bu arada ufak bir açıklama yapmak gerekirse; mahkeme salonları duruşmaların esas olarak görüldüğü yer olsa da bütün evrak işlerini mahkemelerin kalemleri yapmaktadır. Her mahkemenin kendi kalemi vardır ve bazen bu kalemler bile mahkemenin yoğunluğuna göre ikiye bölünebilir, dosya numaranızın son harfine göre kalemlerin yani evrak işlerinin görüldüğü büroların adliye içindeki yerleşimi farklı olabilir. Örneğin 14.Aile Mahkemesi’nin 14.Aile Mahkemesi Kalemi adı altında bir bürosu vardır ve dosyanızla alakalı tüm evrak işleri kalemde görevli memurlar tarafından yürütülür. 2020,2019,2018 diye başlayan dosya numaraları davanın hangi tarihte açıldığını gösterir; yıl taksim devamı (2020/…) numaralar ise sizin dosya “esas” numaranızdır.
Tanıklık yaptığınız duruşmalarda duruşma saatinden en az 15 dakika önce mahkeme salonunun önünde olmaya özen gösterin ve duruşma sırasında hakim tarafından size söz verilmedikçe lütfen konuşmayın. Hakime veya kadın hakimlere (hakime) ‘hocam, abi, abla’ gibi hitap etmeyin ‘hakim bey, hakime hanım, sayın hakim, efendim’ şeklinde hitap edebilirsiniz. Tanıklık yapmadan önce sizden kimliğinizi ibraz etmeniz, doğruyu söyleyeceğinize dair onurunuz, şerefiniz ve doğru saydığınız tüm değerler üstüne yemin etmeniz beklenecektir bu esnada tüm salonun ayağa kalkması gerekmektedir. Yine, hakim tarafından karar verilirken tüm salon ayağa kalkacak ve karar ayakta dinlenecektir.
Hakim size bir soru sorduğunda sakin olun, sanık da olsanız davacı/davalı ya da tanık da olsanız bildiğiniz doğruları söylemekten asla çekinmeyin, adaleti yanıltmaya çalışmayın maalesef Türk magazininde ortaya çıkan çok meşhur ama çok doğru bir laf var; “Yalanların er ya da geç ortaya çıkmak gibi değişmez bir huyu vardır”. Yalan söylerseniz sonunda yanan siz olursunuz, yalan tanıklık yüzünden aleyhinizde dava açılması, davayı kaybetme veya aleyhinize adli para cezasına hükmedilmesi gibi.
Herhangi bir avukat desteğine ihtiyaç hissederseniz adliyeler içerisinde bulunan baro odalarından yardım talep edebilirsiniz. İcra daireleri ya da mahkemelerin ön bürolarında yapacağınız işlemlerde memurlardan duyduğunuz ‘Dilekçe yazıp gelin’ cevabına karşı adliye koridorlarında gördüğünüz avukat cübbeli herkese “Yavrum/ kızım/oğlum/pardon bi yardım eder misin dilekçe mi ne bir şey yazacakmışım” demek yerine baro odalarından avukat yardımı talep edebilirsiniz ya da sizden dilekçe talep eden memura açıkça “Ben dilekçeye ne yazmam gerektiğini bilmiyorum bana örnek bir dilekçe gösterir misiniz, ne yazmam gerektiğini söyler misiniz?” diye sorabilirsiniz.
Son olarak tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır sözü adliyelerde en geçerli atasözüdür, işinizi yaptırmak bazen bütün gününüzü bile alabilir. İcra dairesindeki veya mahkeme kalemindeki memurlara, mahkeme salonlarının kapılarındaki mübaşirlere tatlı dille konuşmak işinizi halletmenin birinci koşuludur. Gerisi hiçbir şey bilmeseniz bile çorap söküğü gibi gelecektir.
İlk yorum yapan siz olun